Tiroid Kanserleri

 

Tiroid kanserleri tiroidin genellikle epitel dediğimiz hücrelerinden çıkabildiği gibi çok farklı tipte hücrelerinden de çıkabilir (Meduller tiroid kanseri gibi).

 

Papiller tiroid kanseri epitelyal kanserlerin %85’ini oluşturur ve çevrenizde tiroid kanseri geçirdiğini ifade eden hastaların neredeyse tamamı bu kanser tipindedir. Genel olarak iyi seyirlidir, ölümcül komplikasyonlar ve yayılımları nadiren görülür. Son senelerde nodüler guatr tanısıyla ameliyat ettiğim her 5-6 hastadan birinde rastlantısal olarak bu tümör tipi bulunmakta ve hastalarımın büyük bir kısmında ciddi kaygılara neden olmaktadır. Özellikle son senelerde papiller tiroid kanserinin vücuda yayılımı ve ölüm oranlarında artış görülse de aslında toplam oran bazında bakıldığında çok düşük olarak değerlendirilebilir.

 

Papiller tiroid kanserinin tedavisi cerrahidir, radyoaktif iyot tedavisi (daha çok atom tedavisi olarak biliniyor) genel olarak ameliyat sonrası dönemde yardımcı tedavi olarak işimize yaramaktadır. Tedavisi cerrahi olsa da seçenekler çok fazladır, risk gruplarını belirleyerek lobektomi (tiroid bezinizin bir tarafının alınması), total tiroidektomi (tüm tiroid bezinin çıkarılması), total tiroidektomi ve santral kompartman lenf nodlarının çıkarılması, ilave olarak da yayılım olan bölgelerde lateral kompartman lenf nodlarının çıkarılması ameliyat seçenekleri mevcuttur. Bu ameliyatların hepsini senelerdir yapan bir cerrah olarak genel kapsamda bu ameliyatların sonuçlarının yüz güldürücü olduğunu söyleyebilirim.

 

Papiller tiroid kanserinin alt tiplerinde bulunan tall cell, hobnail, solid ve kolumnar varyantlar maalesef çok daha agresif davranışlar gösteren tümör tipleridir. Özellikle genç yaşlarda görüldüklerinde çok daha agresif olan tall cell ve hobnail gibi alt tipler ameliyat öncesinde de iyi değerlendirmeyle ameliyat gerektirirler. Çoğu zaman bu alt tiplerde olan hastalarda ameliyat öncesinde de lenf nodu yayılımları gördüğümüz için ameliyatı bir bütün olarak tek seansta toplamayı tercih ediyoruz. Papiller tiroid kanseri çok detaylandırılmış bir kanser olmasına karşı günümüzde halen davranışları konusunda yeterli deneyime sahip olmayan ellerde maalesef ilk ameliyatlarda eksiklikler nedeniyle de tekrarlayan ameliyatlara gidebilmektedir.

 

Özellikle ameliyat konusunda hastaların en çok sorduğu “ses tellerime bir şey olacak mı?”, “sesim kısılacak mı?” sorularının cevapları daha çok ameliyat tekniğiyle ilgilidir. Tiroid cerrahisini yoğun olarak uygulayan cerrahların elinde ses tellerinizi uyaran sinirlerin yaralanma ihtimali son derece düşüktür, ayrıca çok nadiren yaralanma olsa da deneyimli bir cerrahın elinde yaralanmaların da ameliyat esnasında fark edilmesi ve tamiri de mümkün olabilmektedir. Bu nedenle tiroid ameliyatlarını yoğun yapan endokrin cerrahisi konusunda uzmanlaşmış birinin yapması çok önemlidir.

 

Ses tellerine giden sinirlerin yaralanmalarının haricinde bir diğer komplikasyon ameliyat esnasında kalsiyum metabolizmasını oluşturan paratiroid bezlerinin geçici hasarına bağlı olan kalsiyum düşüklükleridir. Özellikle son dönemlerde oldukça geniş kapsamlı kanser ameliyatlarında tüm lenf dokularının çıkarılması nedeniyle bu komplikasyonu daha sık görmekteyiz. Ameliyatta paratiroid bezlerini korumamıza rağmen kanlanması bir miktar bozulmakta ve 1-2 ay kadar süren parathormon ve kalsiyum düşüklükleri olabilmektedir. Bu durum kendini ameliyattan sonra elde uyuşmalarla göstermektedir ve ameliyat sonrası erken dönemde kalsiyum haplarıyla bu sorun çözülebilmektedir. Parathormon düşüşünün en sık nedeni yapılan ameliyatın genişliğidir, yani lobektomi veya sadece total tiroidektomi ameliyatı uyguladığımız bir hastada olma sıklığı çok düşüktür.

 

Ameliyat bölgesinde seroma dediğimiz serum birikmesi ve şişlik hemen hemen tüm hastalarda olmaktadır. Ameliyatın ilk haftasında oluşur ve 3-4. haftalar arasında kendiliğinden kaybolur. Biriken serum tiroid bezini çıkardığımız bölgede hastanın kendi serumunun birikmesiyle oluşur ve emilerek kaybolur.

 

Meduller tiroid kanseri genel olarak ailesel geçişli sendromlarda görülse de özellikle son dönemde ameliyat ettiğim hastalarda bu tür bir sendrom bulunmayan hasta sayısı daha fazladır. Meduller tiroid kanseri, papiller kanserden farklı olarak çok agresif seyirli bir tümör tipidir. Rastlantısal saptanan hastalarda genellikle daha iyi huylu seyretmesine karşı ailesel sendromlarda ve ilerleme eğilimi göstermiş hastalarda çok agresif seyredebilir ve bu nedenle cerrahi tedavisi de agresif olmalıdır. Ameliyat öncesi değerlendirme meduller tiroid kanseri hastalarında çok önemli bir yer tutmaktadır, şüphesi bulunan hastalardan kalsitonin hormonu gibi tetkikler mutlaka istenmeli, boyun ultrasonu değerlendirmesi konu hakkında deneyimli bir radyolog tarafından yapılmalıdır.

 

Anaplastik tiroid kanseri tüm kanser tipleri içerisinde bilinen en kötü kanserlerden biridir. Cerrahi tedavi uygulanabilen çok kısıtlı sayıda bulunmakla beraber tedavi daha çok solunum yollarının tıkanmasını engellemek ve yaşam desteğini sağlayabilmek üzerine kuruludur. Kliniğimize başvuran anaplastik tiroid kanseri hastalarının maalesef oldukça büyük bir kısmında tedavi seçenekleri oldukça kısıtlıdır.